İslamcılar Niçin Sanatsal ve Entellektüel Anlamda
Hep Geri Kalmaya Mahkûm?


Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel'in 4 Ocak 2010 tarihli yazısından bir bölümü dikkatinize sunuyoruz. Yazar, zap yaparken rastgeldiği İslamcı bir televizyon kanalında şahit olduğu "İslamcılar arası" bir dialogdan bahsederek yazısına başlıyor:

"Ticarette ve siyasette bir yere geldik ("Biz" diye kastettiği, İslami kesim) ama kültür sahasında gerideyiz. O saha hâlâ solcuların elinde..."
Böyle bir samimi sohbet işte... Arkadaşlar, "solcuların elindeki" merkezi kültür alanına karşı, çevreden bir fetih arzusu içindeler... Düşman bellediklerinin bir kalesini daha düşürmek için...

Aman dikkat edin! Kültür işlerine bu kafayla dalarsanız Hülagû'nun Moğollarından bir farkınız kalmaz... Kültür alanı; cemaat, örgüt, ticaret, para ve seçmen gücünü çekip çevirirken kullandığınız her zamanki stratejik aklınızla, içine girdikten sonra oradakileri kovup var olabileceğiniz bir alan değildir.

Bugüne kadar bu gerçeği idrak etmiş olmanız gerekirdi...

Kültür sahasında bir varlık ortaya koyabilmeniz, sizin, siz olmaktan çıkmanıza bağlı.
Bugünkü cemaat ve siyaset kültürünüzle yapamadınız, böyle giderseniz bundan sonra da yapamayacaksınız...

Kısacası, cemaatlerinizden kurtulup, biat ve icazet kültüründen kendinizi azat ederek özgür bireylere dönüşmediğiniz sürece kültür ve sanat alanında yaratıcı olmanız mümkün değildir. Bu asgari dönüşümü sağladıktan sonradır ki, durumlara, nesnelere ve hayata eleştirel bir gözle bakmaya başlayabilir, özgün estetik duygunuzu vücuda getirebilirsiniz.

Bundan sonra, bireysel manadaki dinselliğinizin, yaratıcılığınızla çatışmasını kendi içinizde, kendi başınıza yaşayarak belki bir yere varabilirsiniz.

....

Yedi yıldır iktidarda olmanıza rağmen medya işini de kıvıramamış olmanız ile sanatlardaki namevcudiyetinizin kök nedeni aynıdır: Makûs kültürel/siyasi genetiğiniz!

TV kanallarının önemli bir kısmını, tirajın yarısını ele geçirdiniz; internet siteleriniz mantar gibi...

Bunlar aslında iktidar payandasıyla ayakta duran iskambilden şatolarınız... Hepsinde her Allah'ın günü tek ses ve aynı nakarat var.

Bülten gibi çıkan gazetelerinizin satışları devlet alımları ve cemaat hormonuyla şişirilmiş olsa da... Bayi satışlarınızın toplamı bir gazete etmiyor.

TV kanallarınız reytingde nal topluyor.

Çünkü ne iktidarı eleştirebiliyorsunuz ne de vicdanınız hür.

....

Laik medyadan türlü biçimde devşirdiğiniz profesyonel televizyoncular, gazeteciler ve yazarların cüzi katkısını çıkarınca ne kalıyor geriye?

Şu kalıyor: Bulundukları yere liyakatleri sayesinde değil, hangi kudretli kişinin referans verdiğine, ne kadar biat ettiğine ve kıdemine göre gelmiş bir "aparatçik gazeteci ve yazarlar" ordusu... Bunların tepesinde de üst düzeyden aldığı günlük talimatları uygulamaya memur, birkaç "medya şeyhi"...

Son söz: Bu deli gömleğini bütün topluma giydirme sevdasından vazgeçin.

Bu ülkede ... bilinçli okur kesimini hedef alan yeni atılımlar hep olacaktır. Susturmaya paranız yetmez!


facebook'ta paylaş!

Yandaş Medya ve İktidar Yalakaları Bilgi Kirliliği Yaratarak Yalan ve İftira Yayıyor
İktidar Yalakalarıyla Mücadelede Çok Faydalı Bir Kavram: POSTMODERNİZM
Yandaş Medyanın Zararlı Etkilerine Karşı: Medya Okur-yazarlığınızı Geliştirin!
İktidar Yalakaları ve Yandaş Medyanın Sesi Niçin Bu Kadar Çok Çıkıyor?
a-ke-pe tahakkümü altındaki Türkiye'de Akıl ve Vicdan Sahibi İyi İnsanlara Düşen Nedir?
Yandaş ve Yalakalarla Konuşurken Hiç Tartışmayın, Sadece Soru Sorun
Bir Yandaş İle Baş Etmenin Yolları
İslamcı Medya = Beyinsel Tahribat
Yandaş Medyayı Okumayı Neden Bırakmak Lazım?
Engin Ardıç ve Emre Aköz'ün ciddi anlamda ruh hastası oldukları bilimsel olarak kanıtlandı!